Orduluyum ama Rize’yi bugüne kadar görme fırsatım hiç olmadı. Rize’de gezilecek yerler denince aklıma hep o muhteşem yaylalar gelmiştir. Uzun zamandır da Rize’ye gitmeyi istiyordum ve birkaç günümü Rize’de geçirmeye ayırdım. Bu gezimde Rize’nin görülmeye değer yerleri arasından seçtiğim yerleri gezmeye karar verdim. Muhteşem bir yolculuğa çıktığımın farkındaydım, Kâzım Koyuncu’dan “Hayde” türküsünü açıp yola koyuldum.
Ayder Yaylası
Ayder Yaylası nerede diyenler için Ayder, Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinin 19 km güneyinde bulunuyor. Çok acıktığım ve yol yorgunu da olduğum için biraz dinlenmek istedim ve yayla evleri tarzında yapılmış konaklamaya müsait küçük bir yer buldum.
Tabii ilk iş olarak içeri girer girmez, kendime bir Rize çayı söyledim. Çayımı yudumlarken de kahvaltımı hazırladılar. Muhlama, Ayder balı, kaymak ve turşu tavalı yörenin en bilinen tatları arasında bulunuyor. Kısaca muhteşem bir yayla kahvaltısı ile karşılaştım. Mis gibi yayla havasını içime çekerken, köy kahvaltısının tadını çıkardım.
Ayder Yaylası Etkinlikleri
Ayder Yaylası Festivali’ni benim gibi sizler de duymuşsunuzdur. Bu şenlikler çoğunlukla yazları oluyor. Bu arada kahvaltı yaptığım mekânın sahibiyle biraz sohbete daldık. Onlardan öğrendiğim kadarıyla kış aylarında ise Ayder Yaylası’nda, İkizdere ve Ovit gibi rakımı yüksek olan bölgelerde “heliski” yapılıyormuş. Her yıl ocak ve nisan ayları arasında “heliski” yani helikopterle kayak yapmak için profesyonel sporcular bu bölgede bir araya geliyor.
Mis gibi Ayder havasını alınca geceyi de burada geçirmeye karar verdim. Akşam yemeğinden sonra, gece ateş yakıp etrafında toplandık. Sohbet ve eğlence derken, Rize’de gezilecek yerler hakkında da bayağı bilgi edindim. Her ne kadar Rize’nin en meşhur yaylası Ayder Yaylası olsa da aslında buranın dışında başka yaylaları da var. Bu yüzden Rize’deki Yaylalar, Handüzü, Anzer, Ovit, Palovit, Çağrankaya, Amlakit, Ambarlı, Sivrikaya ve Pokut gibi yaylalarını da burada anmadan geçemeyeceğim. Hatta bu yaylalar için ayrı bir yazı daha hazırlıyorum, kıs bir süre sonra paylaşacağım.
Sabah olduğunda “hayde gezgin yine yollara düşme vakti geldi dedim” kendime ve Rize’nin merkezine inmek için hazırlanmaya başladım. Tabi şunu da söylemeden geçemeyeceğim, Ayder’e tekrar gelip Osmanlı’dan bu yana pek çok hastalığa şifa olan Ayder Kaplıcaları’na da gitmek istiyorum.
Rize Kalesi
Rize’ye inince Rize Kalesi’ni de görmek istedim. Rize Kalesi, Rize’nin güneybatısında bulunuyor ve İç Kale ile Aşağı Kale olmak üzere iki bölümden meydana geliyor. Öğrendiğim kadarıyla Aşağı Kale maalesef yok olmuş. Justinyen döneminde inşasının yapıldığı söylenen bu kalede, gerçekten Rize’de gezilecek yerler arasında bulunuyor. Buradan yolumu Pazar ilçe merkezine çevirdim ve Kız Kalesi’ne uğradım.
Kız Kalesi
Kız Kalesi, Pazar ilçe merkezinin batısında bulunuyor ve küçük bir yarımada üzerine kurulmuş. Kalenin taş işçiliğini gördüğümde hayran kaldım. Bu yapıtın 13. ya da 14. yüzyılda yapılarak kullanıldığıyla ilgili bilgilerin bulunduğunu öğrendim. Yalnız kalenin inşaatının ne zaman yapıldığıyla ilgili net bir bilgi ise maalesef yok.
Buraya gelince Pazar ilçesinin meşhur simidinden de yemeden edemedim. Simitçi bir kardeşim, bu simidin buraya 150 yıl kadar önce Rusya sofralarından getirildiğini ve orada bubrik adıyla yapıldığını anlattı.
Rize’nin Şelaleleri ve Gölleri
Rize’de görülmesi gereken yerler o kadar çok ki, mesela şelaleler ve göller de bu şehrin doğal güzelliklerini yansıtıyor. Tabi hepsine gidebilmem mümkün olmasa da akşam yemeğimi yemek için girdiğim restoranda bu yerler hakkında sohbetlerden edindiğim kısa notlar tuttum. Buradaki akşam yemeğim Hamsili Ekmek, Korkoto Çorbası ve Pilekide’den oluştu. Yemeğin üzerine de lezzetine doyulmayan Rize çayından içtim ve efsanevi pekmezli kabak tatlısından yedim. Bu kadar yemek muhabbeti yeter, şimdi şelaleleri anlatmak istiyorum.
Rize’nin Şelaleleri
- Palovit Şelalesi: Öğrendiğim kadarıyla bu şelale bölgenin en bol suyuna sahipmiş ve Kaçkar Dağları Milli Parkı’nın içerisinde bulunuyormuş.
- Bulut Şelalesi: Bulut Şelalesi ise Rize’nin en uzun şelalelerinden birisiymiş ve bölgedeki büyüklerin dediğine göre, bu şelalenin de manzarası muhteşemmiş. Üç kademeden oluşuyormuş ve takriben 250 metre yükseklikten aktığını söylüyorlar. Şelaleleri o kadar güzel anlattılar ki bana, şelaleler de tekrar Rize’ye gelme sebeplerimden birisi olacak gibi görünüyor.
- Gelintülü Şelalesi: Fotoğraflara çok poz veren şelalelerden olarak anlatılıyor. Gelintülü Şelalesi’nin yerinin Ayder’de olduğunu ve bu şelalenin 23 metre yüksekten düşerek Fırtına Deresi ile buluştuğunu söylediler.
Rize’nin Gölleri
Edindiğim bilgilere göre, dağlık bölgelerde bulunan göllerin başında Ambar gölü geliyor ve bu göl 2950 metre yükseklikte bulunuyor. 2900 metre yükseklikte bulunan bir diğer göl ise Büyükdeniz Gölü olarak biliniyor. Şimdi size neden birkaç günün Rize için yeterli olmadığını, burada bulunan göllerin isimlerini saydığımda anlayacaksınız. İnanın Rize bir yılda zor gezilir.
- Kumluk Dağı Gölleri: Kumluk Dağı’na yolu düşecekler olursa bu dağda Mesuk Gölü, Karadeniz Gölü, Hoç Gölü, Cennovit Gölü ve Meterez Gölü bulunuyor.
- Kaçkar Dağı Gölleri: Kaçkar dağı ise konuklarını Öküz Yatağı Gölü, Deniz Gölü ve Derebaşı Gölü ile karşılıyor.
- Dilek Dağı Gölleri: Bu dağda Yatak Tepe Gölleri, Micovit Gölü, Döner Göl, Kovdakit Gölü yer alıyor.
- Karadağ Gölleri: Karadağ’da bulunan Davalı Gölü, Çukur Göl, Anadağ Gölleri, Yıldız Gölü, Beşik Gölü, Kara Göl ve Zincirli Gölü ise göl tutkunlarını muhteşem doğal manzarasıyla ağırlıyor.
Haklıymışım değil mi? Bu kadar göl ve şelale ismi duyunca Rize’nin bir senede gezilebileceğiyle ilgili düşüncemde benimle hemfikir olduğunuza inanıyorum. Yolumu kesinle ve kesinlikle tekrar Rize’ye düşürmeye karar vermiş olsam da size Fırtına Deresi’nde de bahsetmek isterim. Bunun için güzelce bir uyuyup, sabah erkenden Fırtına Deresi’ne gitmek için yola çıkmam gerekiyor.
Zilkale
Sabah uyandığımda buralara kadar gelmişsem Zikale de görülmeli diyerek Fırtına Deresi’nin batısında bulunan Zilkale’ye ulaştım. Dereden 100 metre kadar yükseklikte bulunan bu kalenin dış surları, orta surları ve iç kale kısmı bulunuyor. Buraya patika bir yoldan ulaştım ve muhteşem ötesi bir manzara ile karşılaştım. Orta kale kısmında üç yapı var ve bunlar muhafız binası, şapel ve baş kule olarak adlandırılıyor. Burada da tarihin kokusunu içime çekerek Fırtına Deresi’ne geçtim.
Fırtına Deresi
Su sporu sevenlerin Rize’de uğrak yerleri arasında Fırtına Deresi’nin olduğu söyleniyor. Rize’nin en önemli derelerinden birisi olan Fırtına deresi, Ardeşen’in 2 kilometre batısında yer alıyor. 57 km uzunluğunda olan bu dere yine fotoğraflara konu olan tarihi taş kemer köprülerinin altından akıyor. Etrafında ise meyve ve çay bahçeleri bulunuyor. Burada bulunan tarihi köprülerin muhteşemliğini detaylı bir şekilde anlatmama gerek yok değil mi?
Tüm günümü burada geçirdim ve taş köprünün de üzerinden geçmeyi ihmal etmedim. Muhteşem yemekler yedim, çaydan vazgeçemeyerek birkaç bardak çay içtim, gezdim ve civarda bulunan kişilerle bol bol sohbetler ettim. Kısaca yörenin sakinleriyle sohbetinde demine vurduk diyebilirim. Yaptığım sohbetlere Karadeniz insanının şen şakrak yönünü bir kez daha hissettim. Güzel bir akşam üstü atıştırmalığının ardından Rize merkezine tekrar döndüm. Ertesi sabah gezilecek bir iki yer daha vardı ve ondan sonrada eve dönüş yolu beni bekliyordu.
Rize Etnografya Müzesi
Rize merkezinde bulunan Rize Etnografya Müzesi de görülmeye değer yerlerdendir. Buradaki kişilerin söylediklerine göre, müzede 76 arkeolojik olmak üzere, 594 Sikke ve 1129 adette etnografik eser bulunmaktaymış. Tarihi eserleri gördüğümde bana hissettirdiği o değerli hissiyatı size anlatamam.
Rize Atatürk Evi Müzesi
Müftü Mahallesi’nde olan Rize Atatürk Evi Müzesi, 1921 yılında yapılmış bir müze olarak biliniyor. 3 katlı bir konak olan bu müzenin içerisinde Mustafa Kemal Atatürk’e ait bazı eşyalar yer alıyor ve bu eşyalar konağın ikinci katında sergileniyor. Konağın birinci katındaysa geleneksel dokuma aletleri ile etnografik eşyalar yer alıyor. Konakta geniş bir bahçe var ve zemin katındaysa mezar taşları ile yazıtlar bulunuyor.
Rize’nin Hediyelik Eşyaları
Rize’den eve dönmeden önce meşhur Rize bezlerinden, hasır sepetlerinden, örme çoraplarından ve bakırdan yapılan bir kaç eşya aldım. Buraya gelince tadına doyamadığım Rize çayından almayı da tabii ki ihmal etmedim.
Buralar anlatılmaz ve yaşanır diyorum. Rize merkezde güzel bir öğlen yemeği yedikten sonra, bu seferde “Ordu’nun Dereleri Türküsü” ile eve doğru yola çıktım. Rize’de görüp tanıştığım, sohbetine doyamadığım tüm Rizelilere ve yolu Rize’ye düşeceklere selam olsun…